“bu yaşta güzeliz, hep böyle kalsak” – çakal
Kurtum, kardeşim benim. Hikayemiz Prep sınıfında birbirimizin aşk problemleri aracılığıyla başladı ve bak şimdi nerelere evrildi. İlk zamanlarımızda Nazilli’den yaptığımız FaceTime’larda aldığım keyif, Boğaz karşısında kuantum sohbetlerinde, ve Beşiktaş’taki sayısız gecede katlanarak arttı. Bana her sıkıldığında arayabilecek, her sıkıştığında yardım isteyebilecek, her hata yaptığında tavsiye alacak ve kardeşim demekten gurur duyduğum bir arkadaşlık yaşattığın için teşekkür ederim. Sana ilk yatıya geldiğimde ne kadar heyecanlı olduğum dün gibi aklımda, yenildiğim tavla seansları, kuzenlerimle benden daha yakın olman, yazdığın şiirleri okumak, Assos'taki traktörün üstünde çektiğim fotoğrafların... Yetenekli, zeki ve bir o kadar da matrak kardeşim Robert sensiz asla geçmezdi. Geriye dönüp baktığımda bütün en güzel anılarımda yanıbaşımda oldun, en kötü anlarımda da ağlayabilecek bir omuz. Bırak Robert’i, ben hayatımı sensiz hayal edemiyorum; sen bana kardeşin olmasının ne demek olduğunu bir kez daha öğrettin Oğuz. Nereye gidersen git, hayatında ne olursa olsun ben hep ya yanı başında ya bir telefon uzağında olacağım, bir gün sen de baban gibi keyif arabası alıp yolculuklara çıktığında hep beni ara ki bugünleri yâd edelim. Unutma sen sadece benim kardeşim değil, gelecek çocuklarımın Oğuz Amcası’sın.
ARDA KANÇAL
Mr. Koehn’in ağzımıza hurma vermesiyle başlayan arkadaşlığımızın buralara geleceğini hiç düşünmemiştim. Sabahları Türkiye’yi kurtarma muhabbetlerimiz, Şirince’nin bir tepesinde aşağıya düşmemek için verdiğimiz çaba, performatif felsefe dersindeki derin katkıların, küçük çaplı sufilik maceramız, yazdığın mükemmel ötesi şiirlerin. Entel Oğuzum. Seneye belki aramızda binlerce kilometre olacak ama unutma eğer oralarda bir yerlerde yine bir belediyenin internet sitesini hacklersen beni ara (bu sefer umarım ayakkabı numarasından daha önemli bilgilere ulaşırsın). Yüzündeki aynı sırıtışla “Efe abi yaa yine yaptık bi şeyler” de. Çok veda gibi konuştum ama unutma bu bir veda değil zaten olamaz da. İnsan sevdiklerine veda edemiyor hep bir parçası onlarla kalıyor. Umarım gittiğin yerde sabahın yedisinde seninle Türkiye politikası ve Fenerbahçe konuşacak birilerini bulabilirsin. Sana hayatta başarılar falan dilemiyorum. Başaracağına zaten eminim. Tek dileğim yüzündeki o gülümsemenin (bazen beni “tilt” etse de) hiçbir şekilde eksilmemesi. Dememe bile gerek yok ama ne zaman ne gerekiyorsa yanındayım. Ne arkanda ne önünde. Yanındayım. Sevgiler Nazillilim.
EKC
Oğuzom, ne yaparsam yapayım desteğini senin kadar hissettiren bir arkadaşım yok hypeman’im. Her şeyimi dinleyip duygularımı anladığın, bana yardım etmek için binbir çeşit yol düşündüğün için sana teşekkür ederim. Yardımseverliğiyle, sıfır egosuyla, pozitifliğiyle, soğuk şakalarıyla, neşesiyle modumu yükseltmeyi her zaman bilen bir arkadaş olduğu için çok şanslıyım. Bana ARC’ın kazandırdığı en güzel şey oldun ve Çilek’te oynadığımız 101’lerde dönen hilelerle iyi ki iyice yakınlaştık. Yazdığın şiirler, attığın eşsiz kahkahalar, Çeşme gecelerimiz, KD’lerimiz, kutsal cuma Beşiktaşlarımız ve paslaşarak kullandığımız “ŞEYLER” olmasa ben bugünkü ben olamazdım. Karakteri bu kadar güçlü, olgun ve başarılı birinin benim dostum hatta kardeşim olması bana o kadar fazla şey kattı ki inanamazsın. Ataşehir’i bana sevdiren, birkaç saatliğine bile bizle olmak için seferinde o kadar trafiği çeken, her “Oğuz gelcen mi?” dediğimde “Bakarız yaa” diye cevapladığı için sinirden köpürdüğüm, danslarıyla beni gülmekten yerlere yatıran, en iyi Peaky Blinders aksanını yapan, en yaratıcı gömlekleri giyen birine bu hayatta herkesin ihtiyacı var. Nice sınav önceleri gideceğimiz ve okula perişan geleceğimiz partilere çünkü ben en çok seninle eğleniyorum. Üniversiteye gidince bir anda oturduğum pufa son hız tekmeyle başka bir puf şutlayacak veya elimde sıcak kahve varken üstüme atlayacak birinin sürekli etrafımda olmayacak olması fikri beni yaralıyor ama asla seninle kopmayacağımızı da adım gibi biliyorum. Seni seviyorum.
VURAL
Oğuz Kurtum sen adada o battaniyeyi omuzlarıma değil kalbime örttün sanki. Seninle karış karış gezdik İstanbul’u, Ankara’yı, İzmir’i (karış karış gezemedik, gezeceğiz). Sendeki toplu taşıma dehası cevherini de ben keşfettim, kimseye bırakmam. Her zaman her koşulda yanımda olduğunu bilmek, hissetmek, seninle dertleşmek, seninle gülmek, seninle ağlamak paha biçilemez. Bizim Kurt, şair Kurt, dost Kurt, sırdaş Kurt, iyi ki tüm güzel anılarımda yanımdasın, her kötü anımda benimlesin. Beşiktaş sokakları, Pendik, Kadıköy, Karaköy…Her yerde anılarımız. Zor zamanlar bizim arkadaşlığımızla kolaylaştı, güzel günler bizim kahkahanlarımızla doldu. Anılar, yenilen yemekler, yürünen sokaklar, edilen sohbetler kaldı bize. İyi ki de kaldı. Yıllar geçermiş de dostluklar ömürlük olurmuş. Hayat uzun, yıllar bizim. Seni çok seviyorum, iyi ki benim can dostumsun, iyi ki hayatımdasın. Gittiğin her yerde çok mutlu ol, hiçbir şey seni üzemesin, yollar hep dostluğumuza çıksın. Değil beş sene, nice nice beş senelere… Ayris, el salla…
AYÇA
Sevgili Kuzen, bunu senle gurur duyarak gözüm dolu bir şekilde yazıyorum. Seni daha 2 yaşında büyükbabamızın bahçesinde şişme havuzda bir patates iken hatırlıyorum. Nasıl durmadan iPad kidler gibi saatlerce o koltukta oyun oynadığımızı ve bacaklarımı kanatana kadar dışarıda hırsız polis oynadığımızı özlem ile anıyorum. Yıl olmuş 2024, sen mezun oluyorsun, ben seneye, çok tuhaf. Zaman ne kadar hızlı akmış. Benim için bir kuzenden çok abi oldun, hayatım boyunca da öyle olacağına eminim. Üniversitede bol şans. Bekle beni, seneye her zamanki gibi yanında olacağım :)
SÜPERKURT 2
Oğuzom, ilk 11. sınıfta aynı sınıfta olduğumuzda yakından tanıdım seni. Şimdiki samimiyetimizde de bir süre sonra senin öğleden önceki yemek saatin için kantin ziyaretine eşlik etmem etkili oldu sanırım. Sadece 10 dakikalık Mitchell-Commons yolculuğunda bile beni eğlendirmeyi başarıyordun. Sonraki zamanlarımızı düşündüğümde, Ataşehir’de bisikletli bir Oğuz canlanıyor aklımda. Bu Oğuz sonradan tatillerimin keyifli geçmesini sağlayan, saçma işlerim için Beşiktaş’a gittikten sonra benimle tavuk-pilav yiyen, rastgele anlarda toplu taşıma soruları sormak için aradığım Oğuz’a dönüştü. Seninle geçirdiğim bütün bu zamanlarda samimiyetin ve tatlılığından çok keyif aldım. Her zaman herkes için en iyisini düşündüğünü biliyorum. Bu yüzden sen de hep en iyisini hak ediyorsun. Robert hayatımın bir parçası olduğun için çok teşekkür ederim. Seni çok seviyorum. İyi ki varsın.
ALARA
Sürekli kendimi Çeşme’de Esila’ya ‘‘Oğuz’u eskiden bu kadar iyi tanımıyordum, yakınlaştığımız için çok mutluyum’’ dediğim zamanda buluyorum. 11. sınıfın ve sonraki yaz tatilinin hayatıma kattığı en değerli insansın desem yanlış olmaz herhalde. 10. sınıfın başında Hope’ta şans eseri bir araya gelmiş bi grup yabancıdan bugünlere çok anı biriktirdik. Benim doyamadığım Alaçatı gecelerine laf atmalarını, mutfaktaki yardımlarını, sabah çaylarında beni yalnız bırakmamanı, okeyde seni ezişlerimi, teknede oynanan royalleri, gerektiğinde arkamı toplamalarını istesem de unutamam. Hakkında şiirler yazdığın gecelerle başlayan arkadaşlığımızda şiirlerinin en büyük destekçisi olduğumu da ileride ünlü bir şair olduğun zaman da unutmazsın umarım. Aramıza mesafeler bile girse okeye 4. olman için yerini hep ayıracağım. İyi ki tanışmışız.
İLKE
Ben birisi olsam Oğuz olurdum. İşçi kardeşim Oğuz, umuyorum ki artık kedi miyavlaması yerine insan sesleri ile anlaşabildiğin o döneme girmişsindir. Merak ediyorum da acaba hâlâ deniz oyuncakları üstünde uçuyor musun? Bir kere de ayakların yere bassın be Oğuz. Aşırı yaratıcı gömleklerinin de etkisi vardı tabii ama kendine özgü dansın bizi her zaman gülmekten kırdı. Ve Oğuz artık lütfen umuyorum ki saçını ayırmayı öğrenmişsindir. Onca anımız arasından asla unutulmayanlar yaz anılarımız olacak benim için. Koray Ergin’in mutfakta en yetenekli çırağı, bu herkese nasip olmayan şerefle gurur duy. İyi kalbinle, ve düşünceli arkadaşlığınla hep yanımızda olmanı, basket maçı çıkışları bize powerbank getirmeni hep hatırlayacağız. Ev hediyelerini yine bekliyoruz, eksik etme. Şiirlerinin düzenli takipçisiyiz, yenilerini bekliyoruz. Ama Oğuz asıl sana söylemek istediğim en önemli şey şu ki: en kısa zamanda sürahi ve Koray Ergin’in frambuazlı Rus içeceğini bekliyorum (ben kırmış olsam da).
EDA
İstanbul Beyefendisi tanımının vücut bulmuş hali, güzel insan… 2 yıl önce belki de birbirimizin ismini bile bilmiyorduk. Neyseki bu iş böyle devam etmedi çünkü seni tanımadan Robert’ten ayrılmak çok büyük bir eksiklik olurdu. Şair ruhlu kişiliğinle, güler yüzünle, bitmeyen enerjinle hayatıma çok renk kattın. Uçsuz bucaksız toplu taşıma bilginle kritik anlarda ilk danıştığım insan oldun. Her karşılaştığımızda “Malicim” sözüyle beraber gelen içten selamlamanı artık her gün göremeyecek olmam içimde bir burukluk oluşturuyor açıkçası. O yüzden İstanbul’a her geldiğinde başının etini yiyeceğimden emin olabilirsin. Yolun çok açık olsun.
MALİ
Bütün yıllıkların içinde yazmaktan en çok korkutuğum seninkiydi. Her ne kadar kalemime güvensem de senin şairane ruhunla yarışmam imkansız. Gittiğimiz her mekanda danslarınla, bazen gömleklerinle ışığımı gölgelediğin, bitmeyen enerjinle sürekli ortamın modunu yükselttiğin, bizimle mesire alanında oturmak için iki buçuk saat yol yaptığın, Muğla’da Aşil’le iletişimin sayesinde bizi kahkahalara boğduğun, kombinlerinle günümü renklendirdiğin ve hepsinden önce neşenle hayatıma neşe kattığın için çok teşekkür ederim. Gülüşün, samimiyetin, neşen hiç sönmesin. Babanın bu yıllıkları okuyacağını varsayıyorum, çok selamlar :) Seni çok seviyorum.
BERİL
10. sınıfta çarşamba günleri sabahın köründe beraber Commons’ta oturduğumuz zamanlar tanışmıştık. 11. sınıfta aynı sınıfa düştükten sonrasını biliyorsun zaten. Ortada hiçbir şey yokken bir anda gaza gelip kendinle beraber beni de yükseltmen, sürekli (en olmayacak zamanlarda) toplu taşımayla bir yerlere gitme çaban ve mizahınla kesinlikle unutmayacağım birisin. İster Muğla ister Büyükada, her bulunduğun ortamda bizi güldürecek bir şey buluyorsun veya yapıyorsun (genellikle Efe’yle beraber). Seni bulan aşırı komik anılarını paylaşmanla birlikte zaman geçirmek için en eğlenceli insanlardansın. Beraber çalıştığımız sınav haftalarını hatırladığımda hepsinde yaptığın bir espriye gülerken buluyorum kendimi. Önümüzdeki yıl nerede olursun bilmiyorum ama kendini özletme, iyi ki varsın.
SALİH
Prog yoldaşım, bir yandan sinirlensek de o danslar ederek geçirdiğimiz offseasonlardan amcanın evinde kalmama kadar hep en ironik anılarımın başındaydın. Ne zaman kendimi takımda yalnız hissetsem bazen bir sarılmayla bazen de bir kodla hep destek attın. Sana uzaktan manidar bi gülüş attığım da her seferinde kolunu açıp bana sarılma şeklini hiç unutmayacağım. Taksiyle sizin eve yolculuk, bir günde karar verip MVÖ konserine gidiş, Çeşme’den Çekmeköy’e anılar… Sen bu devlet dairelerine sızacak bilgiyi nerden kaptın orası da ayrı bir konu. Aynı üniversiteye başvururken bile beni bu kadar güvende hissettirdiğin, her boş anımı sorgulamadan dinlediğin, kantinden aldığın her çay için teşekkür ederim. Ben paşa paşa alsam da reddimi, senin önün çook açık biliyorum.
ESİLA
Sonu gelmeyen “süperkurt, print paran var mı?” ricaları, “bu yemek emailı çalışmıyor ya şuna bir bak” sitemleri… Hatırlıyor musun, herkes ilk mesajlaşmalarına bakarken bizimkisi Efe’nin gece 3’ten sonraki bakışları kadar boştu. “Geç olsun güç olmasın”la başlayıp “Tirelinin hâlinden Nazillili anlarmış” şeklinde gelişen arkadaşlığımız ve samimiyetimiz, Alsancak akşamlarından maç çıkışlarına, her geçen gün daha da çok arttı. Her zaman şekilli saçın, içgüdüsel centilmen hareketlerin, göz göze gelince birbirimize onay verişlerimiz ve bazen sadece ikimizin güldüğü esprilerimizle, öyle bir güven verdin ki bana. Yakınımda olmasan da hep yanımda olacağını o kadar iyi biliyorum ki... Bana bu güveni verebilmiş olman çok değerli Oğuz, kolay değil biliyorsun. Senin tabirinle “ayık olmak gerek”. Umarım ben de sana aynı güveni verebilmişimdir. Umarım benim de hep senin yanında olacağımı, hep bir köfte ekmek daveti, Çakal şarkısı, gece 2 sularında gelen bir mesaj uzağında olacağımı biliyorsundur. Seni seviyorum Oğuz, Ege kıyıları road tripimizde görüşürüz.
TİRELİ
Oğuz, nereden başlasam bilemiyorum. Yaşadığımız iniş çıkışlar her seneyi yeni bir başlangıç gibi hissettiriyor. Beş yıla ne kadar anı sığdırılabilirse o kadar anı sığdırdık: Beşiktaş sokaklarında güldük, Ada sokaklarında ağladık, Kadıköy sokaklarında amansızca koştuk, Beşiktaş-Kabataş yollarını ezberledik… Umarım hep mutlu olursun. Kendine iyi bak.
EZGİ
Oğuz, nereden bilebilirdim cinnet bir matematik sınavının beni seninle yakınlaştıracağını. Bazen konuştuğumuzda, çok benzediğimizi fark ediyorum, yüzümde tebessüm oluşuyor. Günlük tutmayı konuşuyorduk geçen gün ve söylediklerin adeta benim aklımdan alınıp yazılmış gibiydi. Kendinden parçaları başkasında bulmak, sevindiriyor insanı tabii. Hem bu kadar sayısal zekası yüksek olup, hem de kendini bu kadar yaratmaya, üretmeye adamış birini senle tanıdım ben. Şiirlerini okuttun bana yeri geldiğinde. O bildirimi almak mailimden beni nasıl mutlu etti bilemezsin. Okurken yazdıklarını, daha da tanıdım Oğuz Kurt’u. Her dizeden çok zevk aldım; hem çok iyi bir şair olduğun için, hem de seni anlayabilme şansını bana tanıdığın için. Mesajlaşmalarımızda çeşit çeşit terimler ürettik, “ilahi eleman”ı mesela çok sevdin sen. Her sabah geldiğimde Efe’yle verdiğiniz radyo sabah programıyla uyandım Robert’teki günlerime ben de. Sinema, spor, politika, bilim, her alanda bir şeyler kattın bana adım adım. Sene başında Arkhe’deki anılarını anlattın bana, içimden dedim bu çocuktan oyuncu olur. İzledim, çok da güzel olmuş. Brecht abimizle ilgili teorileri bir sen dinledin, oyun analizlerime bir sen ortak oldun. Hepsi için çok teşekkürler. İyi ki girmişsin hayatıma. İleride yakınlarımda olursan ben senin şiirlerini okurum, sen de benim oyunlarımı gelirsin bir umut. Seviliyorsun çok.
SECZEY
Oğuz, tanışmasam olmazmış dediğim insanlardansın. İğneleyici-gerçekçi tarzın sayesinde yapmamam gerektiğini herkesin gördüğü, bir benim göremediğim çok hareketi yapmadım Serviste harcadığımız o >1 saati de eğlenceli hâle getirdin. Arada sana takılıyorum, bir de saçma sapan dertlerle gelebiliyorum sen serviste uyumaya çalışırken, onları da artık gidince affedersin umarım—sen gitmeden önce yapmayı bırakamayabilirim. Houston mümkün olmadı ama bir tatil hâlâ mümkün, senenin sonunda bekliyorum. İyi ki tanışmışız, bu noktadan sonra illa görüşmeye devam ederiz.
BATU
Sevgili Oğuzkurtsüperkurt, seni düşününce aklıma ilk gelen yazdığın güzel şiirlerin. Şiirin Üçüncü Yenisi olmayı başaramasak da pandemideki şiir paylaşımlarımızı gelecekte gülerek anımsayacağım. Senin şiirlerini dinlemek bir zevk, hayata senin gözünden bakmak için bir fırsattı benim için. Bir de o JA günlerimiz… Kulüp mülakatları için sabahlamamızı, etkinlikler çıksın diye verdiğimiz uğraşları unutmayacağım ve tabii ki bütün üç yıllık JA serüveninde bana verdiğin her türlü destek için teşekkür ederim. Gelecekte de dost kalmamız ve şiir kitaplarını okumak dileğiyle…
DEMİR
Hazırlıkta RCEM’de tanıştığımızda ilginç fikirli, bilgili ve zeki biri olduğunu anlamıştım. Sonrasında da çok eğlenceli, komik, iyi niyetli ve arkadaş canlısı biri olduğunu gördüm. Bilgisayar bilimi konusundaki becerin hayranlık uyandırıcı cinsten. BC'ye katkılarından söz etmeye gerek dahi duymuyorum. Başarılarının daim olmasını, mutluluk, huzur ve sağlık dilerim.
ARDA KURTOĞLU
ve yıllığa sığdıramadığımız daha onlarca mükemmel arkadaşlık hikâyesi…